Güney İlçesi Hangi Yönde? Edebiyatın Haritasında Bir Yolculuk Bir edebiyatçı için her yön, yalnızca coğrafi bir işaret değil, aynı zamanda bir anlam yönüdür. Kelimeler, tıpkı pusulalar gibi, bizi kendi içimizdeki yönlere götürür. “Güney ilçesi hangi yönde?” sorusu, yüzeyde coğrafi bir merak gibi görünse de aslında insanın yönünü, yurdunu ve aidiyetini arayışının metaforudur. Çünkü edebiyat, haritaların değil; kalplerin coğrafyasını çizer. Güneyin Dili: Sıcaklığın, Tutkunun ve Kayıp Zamanın Yönü Edebiyatta güney kavramı, genellikle sıcaklık, tutku, doğa ve duygusal yoğunlukla ilişkilidir. Güney, insanı sarıp sarmalayan bir iklimdir. Orada toprak bereketlidir, güneş yakıcı ama aynı zamanda yaşam vericidir. William Faulkner’ın Amerikan güneyini anlattığı romanlarında…
8 YorumEtiket: bir
Kastamonu Neyi ile Ünlü? Tarih, Doğa ve İnsanın Kalbinde Bir Şehir Bazı şehirler vardır; sokaklarında yürürken yalnızca taş duvarları değil, geçmişi ve hikâyeleri de hissedersiniz. Kastamonu tam da böyle bir yerdir. Ben bu yazıyı yazarken, sanki Nasrullah Camii’nin avlusundan geçen rüzgâr kulağıma tarih fısıldıyor gibi. Kastamonu’yu anlatmak, sadece bir şehri değil; Anadolu’nun kalbinde yaşayan bir kültürü anlatmaktır. Peki Kastamonu neyi ile ünlü? Gelin, hem verilerle hem insan hikâyeleriyle bu zenginliğe birlikte bakalım. Tarihin Sessiz Tanığı: Kastamonu’nun Kültürel Mirası Kastamonu, 7.000 yıllık geçmişiyle Anadolu’nun en eski yerleşimlerinden biridir. Arkeolojik verilere göre bölgede Hitit, Frig, Roma ve Bizans uygarlıkları hüküm sürmüştür. Osmanlı…
4 YorumÖnden Görünüş Ne Demek? Psikolojik Bir Bakış Açısından Kendimizi Görme Sanatı Bir psikolog olarak, insanların kendilerini ve başkalarını nasıl gördüklerini anlamaya her zaman ilgi duymuşumdur. “Önden görünüş” ifadesi, teknik resim dünyasında bir nesnenin en belirgin yüzünü temsil eder. Ancak insan zihninin karmaşık yapısına baktığımızda, bu kavram yalnızca çizimlerle sınırlı kalmaz; bireyin kendini dışarıdan algılama biçimine, toplumsal aynalarda gördüğü imgeye ve iç dünyasındaki yansımaların dışa vurumuna dönüşür. Bu yazıda “önden görünüş”ü bilişsel, duygusal ve sosyal psikolojinin merceğinden inceleyerek, aslında kendimizi nasıl çizdiğimizi tartışacağız. Bir Psikoloğun Meraklı Girişi Bir danışan bana bir keresinde şöyle demişti: “Aynaya baktığımda kendimi tanıyamıyorum.” Bu cümle, fiziksel…
8 YorumKanat Skapula Hangi Hastalıkta Görülür? Farklı Bakış Açılarıyla Derinlemesine Bir İnceleme Fikir Alışverişine Açık Bir Başlangıç Tıbbın dünyasında bazı terimler vardır ki, kulağa yabancı gelir ama aslında bedenimizin bize verdiği önemli mesajları taşır. “Kanat skapula” da bunlardan biri. Kimi zaman kas zayıflıklarıyla, kimi zaman sinir hasarlarıyla ortaya çıkan bu durum; yalnızca bir fiziksel belirti değil, bedenin bize söylediği çok daha derin bir hikâyedir. Ben de bu yazıda, konuyu farklı açılardan ele almayı seven biri olarak, hem bilimsel verilerle hem de toplumsal etkilerle birlikte tartışmaya açmak istiyorum. Çünkü tıpta da, hayatta da tek bir doğru yoktur; farklı bakış açıları konuyu zenginleştirir.…
6 YorumOdada Kamera Olup Olmadığını Nasıl Anlarız? Felsefi Bir Bakış Bir filozofun bakışıyla dünyaya baktığımızda, her şey bir “bilinç” sorusuna dönüşür. Görmek ve görülmek, bilmek ve bilinmek arasındaki ince çizgi, insanın varoluşunu şekillendiren kadim bir ikiliktir. “Odada kamera var mı?” sorusu, aslında yalnızca bir teknik merak değil; aynı zamanda modern çağın etik, epistemolojik ve ontolojik sorgulamasıdır. Bu sorunun peşine düşmek, yalnızca bir cihazın varlığını değil, kendi varlığımızın sınırlarını da araştırmaktır. Etik Perspektif: Görülmenin Ahlakı Etik açıdan bakıldığında, görülmek ve gözetlenmek arasındaki fark, bireyin özgürlük alanını tanımlar. Bir odada kamera olup olmadığını anlamaya çalışmak, aslında “özerklik” arayışıdır. İnsan, kendisini izleyen bir gözün…
6 YorumMersin Gülnar Pazarı Hangi Gün? Edebiyatın Dönüştürücü Gücüyle Bir Keşif Kelimeler, bir anlam taşır ama aynı zamanda çok daha fazlasını barındırırlar. Onlar, sadece birer araç değil, birer yaşam biçimidir. Her sözcük, yeni bir dünyanın kapılarını aralar, her cümle bir yolculuğa çıkarır bizi. Aynı şekilde, bir pazarın adı, sadece bir alışveriş yeri olmanın ötesine geçer; içinde köklü tarihleri, kültürel birikimi ve toplumsal ilişkileri barındırır. Mersin Gülnar Pazarı, dışarıdan bakıldığında sadece bir pazaryeri gibi görünse de, aslında bir edebiyatçı için derinlemesine bir incelemeyi hak eden, halkın yaşamını yansıtan ve toplumsal ilişkilerin izlerini taşıyan bir mekandır. Bu yazı, işte tam da bu yüzden,…
6 YorumIşitsel Görsel Nedir? Duyuların Kesişiminde Yeni Bir Anlatı Dili Giriş: Duyuların Ortasında Bir Kavram Görmek ve duymak, insanın dünyayı algılama biçiminin iki temel ayağıdır. Işitsel görsel kavramı, bu iki duyu alanının birleşim noktasında yer alır. Günümüzde medya, eğitim, sanat ve psikoloji gibi alanlarda kullanılan bu terim; yalnızca bir görüntü veya ses değil, ikisini birlikte deneyimleme biçimi olarak tanımlanır. Bu yazı, kavramın tarihsel gelişimini, teknolojik dönüşümünü ve güncel akademik tartışmalarını ele alır. Tarihsel Arka Plan: Sinemadan Deneyime Işitsel görsellik düşüncesi ilk kez 20. yüzyılın başında, sinemanın ortaya çıkışıyla birlikte anlam kazandı. Sessiz filmlerde bile, gösterim sırasında piyanistlerin sahneye eşlik etmesi, görselin…
6 YorumHisteri Nasıl Anlaşılır? Psikolojik Bir Mercekten Derin Analiz Bir psikolog olarak insan davranışlarını gözlemlerken en çok ilgimi çeken şeylerden biri, duyguların bedene nasıl tercüme edildiğidir. Bazı insanlar sözcüklerle ifade edemediklerini bedenleriyle anlatır; kimi zaman ağrı, kimi zaman bayılma, kimi zaman da ani duygusal patlamalarla… İşte bu gizemli tablo, yüzyıllardır psikolojinin dikkatini çeken bir kavrama işaret eder: Histeri. Gelin, histerinin derinliklerine inelim. Bu sadece bir “aşırı tepki” değil; zihin, beden ve toplumun birlikte dans ettiği karmaşık bir psikolojik süreçtir. Histeri Nedir? Kısa Bir Psikolojik Tanım Histeri, duygusal çatışmaların fiziksel ya da davranışsal biçimde dışa vurulmasıdır. Kişi çoğu zaman yaşadığı duygusal sıkışmayı…
4 YorumGülbank Nasıl Yazılır? Edebiyatın Dilinde Dua ve Anlamın İnşası Kelimelerin, yalnızca ses değil; birer ruh taşıyıcısı olduğuna inanan bir edebiyatçı için “gülbank” kelimesi, adeta sözün kutsallaştığı bir kapıdır. Çünkü bir gülbank yazmak, sadece bir dua kaleme almak değil; duygunun, inancın ve anlamın kelimelerle dokunmuş hâlini yaratmaktır. Her hece, insanın iç dünyasından süzülerek topluluğun ortak bilincine karışır. Bu yüzden “Gülbank nasıl yazılır?” sorusu, aslında “Kutsal olanı kelimeye nasıl dönüştürürüz?” sorusuyla eşdeğerdir. Gülbank: Sözcüklerin Dua Formuna Bürünüşü “Gülbank” kelimesi Farsça kökenlidir: gül (gülmek, ses, sesleniş) ve bank (yüksek ses, nida) birleşiminden doğar. Ancak edebi anlamda gülbank, yalnızca yüksek sesle söylenen dua değildir;…
8 YorumGöz Tembelliği Kaç Derecedir? Kültürel Bir Görme Biçiminin Antropolojisi Bir antropolog olarak dünyanın farklı köşelerinde insanların nasıl gördüğüne, bakışın sadece biyolojik değil, aynı zamanda kültürel bir pratik olduğuna tanıklık etmek her zaman büyüleyicidir. Görmek, sadece ışığın gözdeki retina üzerine düşmesi değil; aynı zamanda bir anlam üretme sürecidir. Göz tembelliği (ambliyopi) bu anlamda yalnızca bir görme bozukluğu değil, aynı zamanda toplumların “algı kusurlarını” da sembolize eden güçlü bir metafordur. Antropolojik Bir Gözle: Görme Dereceleri ve Kültürel Algı Tıbbi olarak göz tembelliği, genellikle üç dereceye ayrılır: hafif, orta ve ileri düzey. Ancak antropolojik bir bakış açısıyla bu dereceler sadece görsel değil, sembolik…
6 Yorum