Kılıbık Filmi Erol Kim? Bir Komedi Efsanesinden Derin Bir Eleştiri
Kılıbık… Türk sinemasının komedi anlayışında dönüm noktalarından biri olarak kabul edilen bu film, 1980’lerdeki toplumsal yapının ve aile rollerinin en ilginç yansımasıydı. Erol karakteri ise bu filmin tam ortasında yer alan, adeta “Kılıbık” rolünün vücut bulmuş hali. Ama durun, biraz duralım ve bu karakteri sorgulayalım. Erol gerçekten nasıl bir karakterdi? Onu bu kadar meşhur yapan neydi? Kılıbık filminin Erol’u, dönemin “erkeklik” anlayışını sorgulamadan geçebilecek bir karakter mi? Yoksa bir toplumun, bir cinsiyetin yapısal ezilmişliğini en sert şekilde gözler önüne seren bir simge mi?
Erol, Toplumsal Eleştirinin Simgesi mi?
Erol, Kılıbık filminde toplumsal normlar ve erkeklik anlayışını en sert şekilde yansıtan bir figürdür. Dönemin Türkiye’sinde, özellikle de 1980’lerde, erkeklerin “güçlü” ve “egemen” olmaları bekleniyordu. Bu toplumda bir adam, “erkek gibi” olmalı, hem iş hayatında hem de özel hayatında söz sahibi olmalıydı. Erol ise tam tersi bir karakterdi: Şirin, pasif, karısının her istediğini yapan, kendisini sürekli küçük düşüren bir adamdı. Bu tip, sinemada çoğunlukla “komik” olarak görülür, ancak gerçekte o kadar da masum bir figür değil.
Erol, şayet sadece bir komedi figürü olsaydı, belki daha kolay bağışlanabilirdi. Fakat bu karakterin arkasında ciddi toplumsal ve cinsiyetçi eleştiriler yatıyor. Erol, sadece bir “kılıbık” değil, aynı zamanda kadının iktidarını kabul eden, onu baskılayan bir “erkeklik” anlayışının zayıflığına işaret ediyor. Bu durum, izleyiciyi güldürmekten çok, bir tür psikolojik rahatsızlık yaratabilir.
Komedi mi, Gerçek Bir Sorun mu?
Erol’un karakterinin komik bulunması, aslında toplumun erkekliğe dair beklentilerinin de bir yansımasıdır. “Kılıbık”lık, erkeklerin toplumsal rollerinden sapma olarak görülür ve bu sapma, sinemada da çoğunlukla komik bir durum olarak ele alınır. Ancak bu komediyi izlerken, toplumun dayattığı cinsiyet normlarının ne kadar tehlikeli ve tek tip olduğunu unutmamalıyız.
Bizi güldüren Erol’un yaşadığı durumu bir kenara bırakıp düşündüğümüzde, asıl problem burada başlıyor. Bir erkeğin, bir kadına “hizmet etmek” için var olması gerektiği fikri, hala toplumda güçlü bir şekilde devam etmekte. Erol’un yaşadığı sorun sadece kişisel bir zaafiyet değil, bu saplantılı toplumsal yapının yansımasıdır. Evet, belki komik, belki eğlenceli; ama bu “komedi”nin izleyiciye verdiği mesaj ne kadar doğru? Gerçekten de, Erol’un yaşadığı durum “kılıbıklık” olarak adlandırılabilir mi, yoksa erkekliği anlamadığını ve toplumun ona yüklediği baskıların kurbanı mı olduğunu sorgulamak gerekir?
Kadınların Gücü, Erkeklerin Zaafiyeti
Erol, filmde sürekli olarak kadın figürlerinin elinde oyuncak olur. Her istediğini yapan, her şeye boyun eğen ve kendine dair hiçbir kararı olmayan bir karakterdir. Burada, sinemanın klasik “erkek güçsüzdür” formülüne bir eleştiri yapılmış gibi gözükse de, bu durum aynı zamanda kadınların da bir tür “güç” gösterisi olarak algılanabilir. Kadın karakterin üstün olduğu bir filmde, Erol’un pasifliği, güçsüzlükten çok, bir cinsiyetçi eleştiriyi gösteriyor olabilir.
Peki ya bu durum, kadının güçlendirilmesi amacıyla yapılan bir gösteri mi? Yoksa gerçekten de erkeklik normlarını eleştiren bir alt metin mi var? Erol’un tüm film boyunca kadına bağımlı bir şekilde yaşaması, toplumsal cinsiyet rollerinin ne kadar kalıplaşmış olduğunun acı bir yansımasıdır. Sonuçta, Erol’un haline gülsek de, gerçekte bu komedinin içinde bir insanın tamamen yok sayılmasının da ironisini yaşıyoruz.
Erol, Zayıf Bir Erkek Arketipi mi?
Erol, filmdeki en zayıf erkek karakteri olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak burada sadece kişisel zaafiyetten bahsetmiyoruz, Erol aynı zamanda toplumun erkekliğe dair kabul ettiği kalıplardan tamamen sapmış bir figürdür. O, sadece kendi arzularını değil, aynı zamanda bir toplumun ondan beklediği şeyleri de yerine getirmemektedir. Peki, burada Erol’a bir “zayıf erkek” etiketini yapıştırmak, bu toplumsal yapının sorumluluğundan kaçmak olur mu? Erol’un zayıf bir erkek olarak sunulması, yalnızca kişisel bir trajedi değil, toplumsal cinsiyetin bir yansımasıdır.
Tartışmalı Bir Karakter: Erol’un Toplumsal Eleştirisi
Kılıbık filmi, zamanında büyük bir ilgiyle izlenmişti. Ancak bugün, Erol’un karakterini gözden geçirirken, ortaya çıkan sorunlar ve sorular çok daha derin. Erol, sadece bir “komedi malzemesi” değil, aynı zamanda erkekliğin ve kadının toplumsal rollerinin sorgulandığı bir figür. Onu izlerken gülebiliriz, ama bir erkeğin bu kadar pasif ve bağımlı hale gelmesinin bir toplumun dayatmalarından kaynaklandığını unutmamalıyız.
Peki sizce, Erol gerçekten bir “komik karakter” mi, yoksa toplumsal eleştiriyi gülünç bir şekilde sunan bir figür mü? Cinsiyet rollerinin bugünkü etkilerini hala bu tür karakterlerde görebiliyor muyuz? Bu sorulara verdiğiniz yanıtlar, Erol’un filmdeki gerçek rolünü yeniden tanımlamamız için önemli olacak.