Soğan Enfeksiyona İyi Gelir Mi? Bir Geceyi Hatırlamak
Bir gün Kayseri’nin soğuk sokaklarında, evin kapısını yavaşça kapatıp, annemin biraz endişeli bakışları arasında içeri girdiğimde, bütün vücudum sanki beni terk etmiş gibi hissediyordum. Şiddetli bir baş ağrısı, boğazımda bir ağrı, burun tıkanıklığı… Yavaşça odama doğru ilerledim ve ilk hissettiğim şey, yalnızlık olmuştu. O an, biraz dinlenip her şeyin geçmesini bekleyeceğimi düşünmüştüm ama o gece, hiçbir şeyin normal gibi olmayacağını fark ettim. Soğan enfeksiyona iyi gelir mi, diye sormadan önce, yavaşça annemin yanına oturduğumda ona nasıl bir sorunun olduğunu anlatamamıştım bile.
Evdeki Şifa, Annemin Söylediği
Annem, bana her zaman derdi ki: “Bazen bedenin sana şikayetlerini anlatırken, kalbin de buna eşlik eder.” O gün, hem bedenim hem de içimdeki kırıklıkla annemin yanına gitmek zorunda kaldım. O an, kendimi biraz savunmasız hissediyordum. Belki de çok yorgundum, belki de dışarıdaki soğuk havadan daha fazla etkilenmiştim. Ama tam o anda, annem gözlerimin içine bakarak bana şunu söyledi: “Bir soğan kesip biraz beklet, sonra üzerine bir örtü ört, enfeksiyonun geçer. Bu eski bir yöntemdir, sen dene bakalım.”
İlk başta, soğanın enfeksiyona karşı gerçekten iyi gelip gelmediğini sorguladım. Hangi eski hikayede okumuştum, kimden duymuştum bilmiyorum ama birden bir umut kırıntısı belirdi içimde. O kadar sıradan bir çözüm gibi geldi ki, ilk başta gülümsemek istedim. Ama annem, hala gözlerimdeki endişeyi fark etmiş olacak ki, daha ciddi bir şekilde ekledi: “Denemek zararlı olamaz, ne kaybedebilirsin ki?”
O Soğanın Gücü
Yatakta bir süre daha dönüp durduğumda, başımın ağrısı her geçen dakika daha da şiddetli hale geliyordu. İçimden, “Ya soğan gerçekten işe yararsa?” diye düşündüm. Sonra, annemin sesini duydum: “Soğanın içine gizlenmiş bir güç var. Eskiden evde tedaviye dair birçok şey anlatılırdı, belki de bu hikayede bir parça gerçeklik vardır.”
Kafamda dönüp durmaya devam etti. Ben de odayı terk edip mutfağa gittim. Bir soğan aldım, kesip odama getirdim. Çaresizdim. Başımda bir ağırlık, vücudumda uyuşukluk vardı ama annemin bana söylediği bu çözüm biraz da olsa içimde bir umut ışığı yakıyordu. Hızla soğanı kesip, yüzümü bir örtüyle sararak yatağımın başucuna koydum. O an, gerçekten bir değişim beklemiyordum ama bu basit hareket, içimde başka bir şeyin uyanmasına neden oldu: “Belki de kendimi iyileştirmek, gerçekten basit şeylerde gizlidir.”
Bazen, en büyük acıların ve kaygıların çözümünün en basit şeylerde gizli olduğunu hatırladım o gece. O soğanın, küçük bir parçası bile, bana umut vermişti.
Umut ve Kaygı Arasında
Soğanın enfeksiyona iyi gelip gelmediğini öğrenmek için beklemeye başladım. Zaman geçtikçe, kafamda büyük bir soru belirdi: Ya hiçbir şey değişmezse? Ya geçmezse? İşte o an, kaygılarım yeniden yüzeye çıkmaya başladı. Başım hala ağrıyordu, burunum hala tıkanmıştı ve geceyi umutla değil, biraz da korku ve endişe içinde geçiriyordum. Ama bir yandan da içimde, her şeyin geçebileceğine dair garip bir inanç doğdu.
Ve o gece, sabah olduğunda her şeyin daha iyi olduğunu hissettim. Belki de sadece bir tesadüftü, belki de vücudum iyileşmeye başlamıştı ama, soğanların kokusu hala odadaydı ve bir şekilde beni iyi hissettirmişti. Yavaşça başımı kaldırıp bakarken, annemin gözlerinde bir gülümseme gördüm. O gülümseme, sadece fiziksel iyileşme değil, aynı zamanda bana gösterdiği inancı da temsil ediyordu.
Sonuç: Küçük Şeylerle Büyük Değişimler
Soğan enfeksiyona iyi gelir mi, sorusunun cevabı, belki de basit bir şifa yönteminden çok, insanın kendisine olan inancında gizlidir. O gece, bir soğanın, sadece vücudumu değil, içimdeki kaygıları, korkuları, her türlü endişeyi nasıl bir nebze olsun iyileştirebildiğini fark ettim. Belki de gerçek şifa, sadece fiziksel değil, duygusal bir tedavi de gerektiriyordu. O an, evdeki küçük şifa yöntemlerinin, bir parça da olsa, insan ruhuna dokunabileceğini düşündüm.
O günden sonra, hayatımda her şeyin bir anlamı olduğunu, bazen en küçük şeylerin bile devrim yaratabileceğini fark ettim. O soğan, belki de bana bir iyileşme yolu sundu, ama daha da önemlisi, annemin sevgisi ve güveniyle birlikte, bana hayatın her anında umut bulmanın ne kadar önemli olduğunu hatırlattı.